26 Kasım 2013 Salı

39. Hafta yiğit'e mektup

Yiğit oğlum 
Hayatta hiçbirşeyi senin kadar istemedim. Benimle olduğunu öğrendiğim ilk günden beri, diğer herşey 2. Plandaydı artık, sen vardın. 
Kolay mı geçti 9 ay ? Hiç değil ! İlk 4 ayda 8 kilo kaybettim, tsh değerim düşük çıktı ve 3 ay boyunca 15 günde bir kan verdim, 2'li test 4'lü testlerin sonuçlarını öğrenmeden önceki gece uyku uyuyamadım... Tam artık herşey yolunda derken, 5. Ayda erken doğum riski çıktı ortaya, 6. Ayda raporla mecburi izine ayrıldım, son 4 ay, günde toplamda 8 tane ilaçla senin erken gelmeni engelledik. Yorulmam, yürümem yasaktı. Son aya kadar sağ salim gelmeyi başardık beraber. 
Hissediyorum sen çok güçlü bir bebeksin ! Adını bu yüzden yiğit koyduk. Seni daha görmeden çok sevdik.
Şimdi yolun sonundayız artık. Kavuşmaya çok az kaldı, duygularım çok karışık, seni göreceğim ilk anı düşündükçe gözlerim doluyor. Kokunu çok merak ediyorum, ellerini, ayaklarını, minicik parmaklarını... Sesini merak ediyorum, ağlarken yüzünün alacağı ifadeyi, içimde bambaşka bir sevgi var şimdiden, belkide sevgi değil tutku, aşk... 
Seni görünce alacağı boyutu merak ediyorum...
Yaşanan tüm sıkıntılara rağmen bir gün bile 'off' dedirtmeyen varlığını sabırsızlıkla ve özlemle yanımızda göğsümüzde hissedeceğimiz günü bekliyoruz...
Bana kendimden önce seni düşünebilme yetisini kazandırdın... Hayatımı, canımı ve elimde olan herşeyi senin için feda edebileceğimi öğrettin...
Kendime iyi bakmanın artık başka bir amacı olduğunu anladım...
Hepsi için sonsuz teşekkür ederim...
Allah'ıma sonsuz şükürler olsun, geriye tek bir şey kaldı, sana sağlıkla kavuşabilmek... 
Ondan sonra hayatının geri kalanında, son nefesimi verene kadar senin gönüllü koruyucunum
Seni seviyoruz oğlum. Hiçbir şeyi sevmediğimiz kadar...

18 Kasım 2013 Pazartesi

Selam 38. Hafta :)

Ve evet ben hala doğurmadım :) malesef bilgisayarım bozulduğu için, son birkaç haftayı bloga yazamadım. Şuanda telefondan ilk postumu yazmaktayım.

Bu arada olup biten bir değişiklik yok aslında, tek değişen sürekli büyüyen göbeğim :) bu hafta biraz daha yoğun olacak, artık son hazırlıkları bitiriyoruz.
Doktorumuz bu haftaya kadar doğurmamış olmamı şaşkınlıkla karşılıyor, ama ben demiştim bu bebeği 40 hafadan önce doğurmayacağım diye :)

Şimdilik durum böyle, eğer bir sonraki yazıya kadar doğurmazsam bir bilgisayar bulup adam gibi yazmayı düşünüyorum. Şimdilik hoşçakalıııın :) 

4 Kasım 2013 Pazartesi

hastane çantamda ne var ?

biliyorsunuz malum durumlardan ötürü biz hastane çantamızı biraz erken hazırladık, internetten, benimle aynı hastanede doğum yapmış olan bir arkadaşımdan ve aile çevresinden edindiğim bilgiler doğrultusunda kendimce bir çanta oluşturdum... şimdi bu çantayı 2 ye ayırarak anlatacağım

anne için


-bir adet pijama takımı
-2 adet gecelik
-1 adet emzirme atleti
-2 çift kalın çorap
-bir çift terlik
-bir adet kalın sabahlık
-bir paket tek kullanımlık lohusa çamaşırı
-avent göğüs kalkanı
-lohusa tacı
-göğüs kremi
-tarak, makyaj malzemesi vs
- el yüz havlusu
-hijyenik ped




bebek için



- 3 takım tulum

-2 penye battaniye
-1 kalın battaniye
-fazladan sapka ve eldiven
- 2 çift çorap
- yüz örtüsü
-ağız bezi
-yüz örtüsü
-ıslak mendil (yenidoğan için)
-avent soothie emzik
-emzik kabı
-dr. brown biberon
-pişik kremi



bunun dışında bebek bezi, göğüs pompası gibi şeyleri hastanemiz verdiği için çantada yer kaplamaması açısından almadım... biberon konusunda katı değilim, ihtiyaç halinde kullanmak için çantama koydum. emzirme sütyeni yerine atleti aldım, çünkü bizim gibi kış anneleri sütyenin üzerine atlet giyse bile emzirirken yukarı kaldırmak zorunda olduğu için üşütebiliyormuş, bu sebeple tavsiyelere uyarak emzirme atleti aldım... çantama sadece 1 tane koydum. hastane de umarım çok uzun süre kalmayız daha fazlasına ihtiyaç olmaz :)
tek kullanımlık lohusa külodu alsam dahi, çantama birkaç tane de pamuklu anane donu koymam gerekiyormuş :) şuan tek eksiğimiz o gibi görünüyor...

bu arada hastaneden çıkarken giyebilmek açısından yanıma rahat bir eşofman takımı almakta fayda var diye düşünüyorum...


1 Kasım 2013 Cuma

35. hafta... korkuyorum reiz :/

geçen cumartesi kontroldeydik... önce tartıya çıktım ve gözlerim yuvalarından fırladı... doktorum "sineeem naaptın sen" diye tepki de verince, nutella ile acı bir şekilde vedalaştık... 20 günde 4,5 kilo almışım maşallah :(

sonra ultrasonda bebeğin başının çook aşağıda olduğunu ve bir süpriz yapacağını öğrendim... offf poooofff.... "bu haftaya kadar dayandın 2 hafta daha dikkatli olalım sıkalım dişimizi" dedi doktorumuz... ben öyle rahatım ki... "2 hafta daha doğurmam ben ya" diye cevap versem de.. eve geldikten sonra beni aldı mı bir panik...

ya doğurursam ? ya hazırlıksız yakalanırsam ? annemi aramalıyım, eksikler acilen tamamlanmalı, ayyy daha kaşlarımı bile aldırmadım :) vs vs vs anlamlı anlamsız bir sürü şeyi aynı anda düşünebildiğiniz nadir anlardan biri sanırım :)

ama kaş konusu mühim :D

onun dışında o hafta aniden ortaya çıkan çarpıntılar yüzünden bir de ritm holter takılmasını istedi doktorumuz...

bu gün holterimiz takıldı yarın çıkacak... ve sanırım onun sonucuna göre doğumun şekline karar verilecek :/ şuan evin içinde canlı bomba gibi geziyorum :D

doğumdan korkacak kadar düşünecek zamanım olmamıştı sanırım :( son 1 haftadır geceleri garip kabuslar görüyorum, ve ciddi ciddi düşünmeye başladım... nasıl olacak ? yapabilecek miyim ? normal doğumu çok istiyorum ama ya sezeryan derse ?

işte bu haftaya bu soru işaretleriyle başladık... bundan sonraki kontrollerimiz artık her hafta cumartesi... umarım önümüzdeki cumartesi kontrolde sorunsuz bir şekilde geçer ve yiğit bize süpriz yapmaz :)



klasik "kontrole giderken" fotosu 35. haftalık minik göbek :)


sinem the canlı bomba :S


not : yazıyı biraz gecikmeli yayınladım. kahrolsun tembellik :) holter'im çoktaaan çıktı, haftalık kontrolümüz yarın :)