27 Ağustos 2013 Salı

26 hafta şeker yükleme denen hadise

hala doğurmadım ! 


ve kararlıyım en az 36. haftaya kadar doğurmayacağım :)

riskler, ilaçlar, hurafeler bende bi takım depresif belirtilere hasıl oldu... tam da hamileliğin en rahat dönemine girmişken, artık herhangi bir mide bulantısı ve iştah problemim kalmamışken, her akşam eve gidince neler yapsam diye düşünmeye başlamışken, doktorun beni sürekli yatar pozisyona mahkum edecek tavsiyeleri evin ortasına bomba gibi düştü...

yine evde hiçbirşey yapılamayan günlere geri döndük... ve bu durum en çok moralimi bozan şey... haftasonu evde yatmaktan bunalıp instagrama sardığım doğrudur... hem evde olup hem de evle hiç ilgilenememek can sıkıcı.

cumartesi günü şeker yükleme testimizi yaptırdık, ve eski doktora bir daha görünmeme kararı aldık... yeni doktorumla randevum dündü şekerde bir sorun yok....

şeker testine gelince... müthiş zordu ! ama neden ? 
sabah aç karına hala arada yoklayan mide bulantılarım var, ama birşeyler atıştırana kadar, daha fazlası değil. 

randevumuz sabah 8:30 daydı. sabah kalktık hastaneye gittik kaydımızı yaptırdık, labaratuarda sıramızı bekliyoruz, sabahın o saatinde gayet sakin hastane... beni içeri kan alma odasına aldılar, önce parmağımdan, yüklemeden önce biraz kan alındı, sonra içeriden elinde iki bardak şekerli suyla kan alan arkadaş geldi

-şimdi bu bardaktaki suları ara vermeden hızlıca içmen gerek dedi...

bardağı aldım tek nefeste kafaya diktim, hemen arkasından diğerini... sonra kızın yüzüne bakıp "başka yok mu ? " diye sordum :)

ohh ! aç karına bana bir iyi geldi o sular, ne açlık kaldı ne düşük tansiyon, bir anda gözlerim açıldı :) 

bana 75 mg lık şeker yüklemesi yapıldı, doktorumuzun isteği doğrultusunda. çünkü artık tüm dünyada kabul edilen ölçü 75 mg mış... ölçü çoğalınca bekleme süresi de uzun oluyor haliyle, tam 3 saat hastane labaratuarının bekleme odasında, önce yarım saat arayla 2 kez, daha sonra saat başı kan alınıp ölçüm yapıldı...

o 3 saat en zor kısmıydı sanırım... labaratuara gülerek giren bebeklerin kan alındığı andan itibaren çığlığı basmaları ve benim her bebekle birlikte ağlamam tam bir dramdı :(

hep bu hormonlar

anne olunca bu tarz durumlarda asla dayanamayacağımı bir kez daha anlamış olduk :)

bunun dışında şekerli su içmenin nesi kötü allah aşkına ! abartan arkadaşlara buradan selam olsun !

benim gibi şeker ve tatlı sevmeyen bir insanı bile hiç ama hiç etkilemediyse, eminim kimseyi etkilemeyecektir... 

buradan felaket tellalı arkadaşlara sesleniyorum... basit bir şekerli su içme olayını bile abartıp, anne adaylarının gözünü korkutmak nasıl bir haz veriyor bilmem ama enerjinizi doğuma, sezeryana falan saklayın, o daha gerçekçi :)
Bu arada doktor neler dedi, bundan sonra bizi neler bekliyor bir sonraki yazıda

23 Ağustos 2013 Cuma

bebek arabası sorunsalı

25. haftanın sonuna yaklaştığım şu günlerde geriye dönüp bakınca zamanın çok çabuk geçtiğini düşünüyorum ve beni bir panik sarıyor :S geriye kalan zaman azaldıkça hiçbirşeyi yetiştiremeyecekmişim gibi geliyor...

hayatım boyunca işini son dakikaya bırakan biri olmadım. bu başak burcu olmanın bir özelliği heralde, çünkü tam aksine annem dünyanın en rahat kadınıdır :) hiçbirşey için panik yapmaz, acele etmez. ama ben ! sürekli arkamdan birileri kovalıyor gibi hareket ederim, aşırı tez canlıyım, hiçbir işimi başkasına yaptıramam, yavaş hareket eden insanlara tahammül edemem :D doğurmakta bile acele ettim heralde ki erken doğum riskim çıktı ortaya :)... işte eşimle en fazla zıtlaştığımız konu bu....

mesela en basit örnekle sabah alarm çaldığında eşim kalkar hazırlanmaya başlar, ben ondan yaklaşık bir 5 dk sonra kalkmama rağmen, tuvalete girer, yüzümü yıkar, üstümü giyer, çantamı toparlar kapıya çıkar elimde anahtarlarla onun çıkmasını beklerim :)

herneyse 

iş bebek alışverişi olunca çok acele etmek istemedim. kullanmayacağım bir şeyi alıp boşa masraf etmek ve gereksiz yer kaplaması isteyeceğim son şey olur... benimde zevkle takip ettiğim anne bebek blogları var, onlar sayesinde çok şey öğrendim...

alışverişin en önemli kalemlerinden biri olan, bebek arabası en zor karar verdiğimiz şey oldu sanırım...sürekli karar değiştirdik durduk ama sonunda bulduk.

hangilerini denediğimize gelince;

ilk favorimiz concord neo

bir çok model arasında gözüme en hoş gelen ilk etapta concord'du, hem tekstili hem de bebek için sağladığı konfor beni cezbetmişti, diğer bir çok model bu kadar konforlu görünmüyordu, hemde kumaşı diğerleri gibi naylonumsu değildi. fakat bir dezavantajı vardı, dışarıda gördüğümüz concordlar bir süre sonra çok eskimiş ve yıpranmış görünüyordu, ayrıca fazlasıyla sallanıyordu (ki aslında bu arabanın süspansiyonlu olmasından kaynaklı iyi bir özellikmiş) bu sebeple onu eledik




ikinci stokke xplory

bu arabada beni kalbimden vuran tek özellik yüksek oluşuydu, çünkü ben uzun boylu bir anne adayıyım, stokke bu açıdan benim gayet rahat kullanabileceğim bir arabaydı, tekstili değişebiliyordu... fakat forumlardan anladığım kadarıyla aşırı hantal ve yer kaplayan bir arabaymış bu sebepten stokke alan çoğu kişi bebeği 2 yaşına gelmeden baston pusete geçmek zorunda kalmış vs vs....

aynı zamanda 2.500 küsürlük fiyatıyla 1,5 seneden fazla kullanamayacağım bir arabaya yatırım yapmak çok mantıksız geldi...





üçüncü ve en güçlü favorimiz quinny buzz

quinny'i tercih etmemizin çok kuvvetli bir sebebi yoktu aslında, çevre sanırım bunda etkili oldu, diğerlerine göre daha derli toplu görünmesi, fiyat-performans açısından isteklerimizi karşılaması ve anakucağından sonra da uzun süre rahatlıkla kullanılabilecek olması bu araba da karar vermemize sebep oldu :)

düne kadar :)

dün okuduğum bazı forumlarda quinny'nin çok ağır olduğunu ve bebek uyurken sırt kısmının yatmadığını (görsellerinde yatıyor görünüyor ama) okuyunca bir anda arabadan buzz gibi soğudum :)



herşeyden önemlisi bebeğimin içinde rahat etmesi ve gün içinde çoğu zaman yalnız olacağımdan, tek başıma kullanım rahatlığı...

ayrıca quinny oturma kısmı çıkmadan katlanmıyordu da, bir anda arabanın bütün negatif özellikleri önümde sıralanmaya başladı :) ve bu sebeple alternatif bir araba arayışına başladım... en başından beri eşimin çok şık bulduğu ama benim çok beğenemediğim bir modele tekrar bakmaya karar verdim...

mamas papas urbo

aynı günün akşamı e-bebek mağazasına gidip arabaya bir kez daha bakmak istedim.
yeni kumaş renkleri bir harika, ayrıca tentesi bebek hiç güneş almayacak şekilde kapanıyor, önceden dikkat etmesekte bu da önemli bir özellik, araba çift yönlü kullanılabiliyor, tamamen yatar pozisyona gelebiliyor, bebek yatağında uyur gibi uyuyabilir :) ayrıca koltuğu üzerindeyken kapanabiliyor. quinny gibi tekerleklerini ve oturma kısmını sökmenize gerek yok...
maxi cosi ana kucağıyla uyumlu, ufak bir aparat ile takılabiliyor... arabanın itme kolu ve ön barı deri kaplı, diğer tüm iskeleti aluminyum ve çok sağlam...
kısacası çok beğendik. şuan kafamızı kurcalayan tek şey hangi renk alacağımız :)

lime


beyaz ve lime rekleri arasında karar veremiyoruz, tekstil malzemesi çok kaliteli. eğer hiç aklınızda yoksa bi gidin görün derim... ingiliz markası


bunun dışında deneyip beğendiğimiz bir başka marka inglesina oldu. fakat ben ne renklerini, ne de arabanın tentesini beğenemedim... bana göre tek avantajı açılıp kapanması çok pratik.

ha bu arada mamas papas'ın tentesi komple sökülüp yıkanabiliyor, diğerlerinde böyle bir özellik varmıydı bilmiyorum... fiyatı şuan e-bebek'te maxi cosi ile beraber 1230 tl civarında... fiyat açısından da diğerleri arasından sıyrılıyor... ayrıca e-bebek'te şuan devam eden 1000 tl ye 250 tl, 1500 tl ye 500 tl hediye çeki kampanyası bir harika :)

bu arada belirtmeden geçemeyeceğim bir başka model bugaboo bee sürekli heryerde gördüğüm bu arabanın ne özelliği var açıkçası çok merak ediyordum... inanın satış temsilcisi arkadaş ilk gösterdiğinde şu ucuz arabalardan biri sandım... üstelik görünüş bakımından hiç estetik değil... tekerlekli sandalye havası var. ön barı yok ! artı özelliklerinin hepsi mamas papas ta mevcut zaten... bence arabanın ön barının olması önemli, her ne kadar e-bebek teki küstah satış temsilcisi hiç gerek yok dese de, okuduğum forum ve bloglardan anladığım kadarıyla ön barı olmayan arabalar çocuklar için çok ta güvenli değil 

 işte bizim tercihimiz böyle,

siz hangi arabaları tercih ettiniz ??

not: ben bu yazıyı yazdığımda e-bebek'te bu ayın 31'ine kadar devam edeceği yazan kampanya, arabayı almaya karar verdiğimiz gün kaldırılmıştı... netice de oraya bir tarih yazılıyor değil mi ? madem kafaya göre istedikleri anda kampanya bitirebiliyorlar bu tarihleri yazmalarının ne anlamı var çözebilmiş değiliz... 

sonuç itibariyle e- bebek bu konudaki güvenimi sarstığı için, bu ve buna benzer bir çok bebek alışverişimi oradan yapacakken benim adres değiştirmeme sebep oldu. şimdi yine aynı arabayı bir başka firmadan almaya karar verdik...

20 Ağustos 2013 Salı

25. hafta rahim ağzı yetmezliği ve erken doğum riski



25 hafta bize çok hoş olmayan bir süprizle geldi...

cumartesi günü bebeğimizin 4 boyutlu ultrason randevusu vardı ve çok heyecanlıydık, onu renkli ve daha net bir şekilde görebileceğimiz için.

gördük :)

böyle bir duygu yoğunluğunu hamileliğimin başından beri yaşamamıştım. gözlerim doldu anında... bebeğim plesantaya yastık gibi yaslanmış masum masum yatıyordu, öyle güzeldi ki. ultrason boyunca onun sağlıklı olması için dua edip durdum... bütün organlarına tek tek bakıldı, ben her seferinde "allahım lütfen, sağlıklı olsun lütfen" diye içimden geçirdim... çok şükür sağlıklıydı, kilosu boyu herşeyi gayet iyiydi...

ama benim malesef rahim ağzımda kısalma (rahim ağzı yetmezliği) varmış. ultrasonu çeken doktor bilgi vermiyor sadece rapora yazıyordu, gebelik takibi yapan doktorumuza göstermemiz gerektiğini biz de biliyorduk. fakat bunun ne derece önemli olduğunu farkettiğimiz anda, önümüzdeki cumartesi olan randevuyu beklememeye ve farklı bir doktorun da görüşünü almaya karar verdik... dün apar topar başka bir doktordan randevu alıp ona göründük (nasıl olsa cmts günü de kendi doktorumuz görecekti) bize yabancı bir doktor değildi zaten. raporları okuduktan sonra durumun ne kadar ciddi olduğunu, fakat sakin olmamız gerektiğini çoğu aynı durumdaki gebenin ilaç tedavisi ve istirahatle miyadında doğum yaptığı anlattı...

rapor vermek istedi ama çok yorucu bir işim olmadığını evde de olsam aynı ölçüde efor sarfedeceğimi söyledim, o da çok yorulmadan kendimi hırpalamadan ve ani hareketlerden kaçınarak çalışmama onay verdi, fakat bu demek değilki durumu atlattık... 10 gün sonraki kontrolde bir kez daha ölçüm yapılacak ve durum iyiye değilde kötüye gidiyorsa mecburen rapor verecek... ve hamileliğin geri kalanını yatarak geçireceğim...

doktor herşeyi detayıyla anlatınca biraz daha rahatladık, riskli gebelik grubundayım, her an doğurma ihtimalim var ama kontrol altındayım. ve kontrollerde riskin yükseldiği anda bebeğin doğarsa yaşayabilmesi açısından ciğerlerinin gelişmesi için iğne olacağım.

2 gün benim için işkence gibi geçti... kendimi herzamankinden farklı hissetmiyorum. fiziksel olarak çok rahatım. sadece son bir kaç haftadır kasıklarımda oturup kalkarken ve yataktan kalkarken bir ağrı oluyordu... bunu üşütmeye bağlıyordum ama tamamen rahim ağzı yetmezliğindenmiş... ben başından beri ufak tefek ağrıları önemseyen kafaya takan biri olmadım fakat bazı ağrılar önemsenmeliymiş.

daha 2 yazı önce az kaldı daha bebeğimin tekmelerinin tadını çıkarmadım diyordum da başıma böyle birşey geleceğinden habersizdim...

bu hafta sonu şeker yükleme testim var, o testi yapacak doktor (önceki doktorum) neler diyecek ona göre bundan sonra kiminle devam edeceğime karar vereceğim... çünkü eğer bu sorun benim doktorumun ihmali yüzünden şimdiye kadar farkedilmediyse şans eseri bu zamana kadar gelmiş olabiliriz ki bunun düşüncesi bile korkunç... 

herşey için en hayırlısı olsun... yiğit oğlum acele etmesin, zamanında tam bir yiğit gibi gelsin aramıza. şuan tek ve en çok istediğim şey bu...

dualarınızı esirgemeyin...



14 Ağustos 2013 Çarşamba

hamile yastığı


hamilelliğin ilk günlerinden beri gece uykularım sorunlu. ilk zamanlar mide bulantıları sebebiyle, şimdi ise sürekli yüzüstü yatan bir insanın hep aynı pozisyona yatmasından kaynaklı ağrılar sebebiyle.

gece yarısı kolum uyuşmuş, kulağım ağrımış vaziyette uyanıyorum :) herkesin kulağı benimki kadar hassas mı bilmiyorum ama ben direk kulağımın üzerine yatınca bir süre sonra müthiş bir şekilde ağrıyor :) aynı şey kolum ve bacaklarım için de geçerli tabi :) rahatsız bir insanmışım demek onu anladım hamilelikte :) vücut ağırlaşmaya başladıkça gece sağa sola dönmem de zorlaştı, ve her dönmek istediğimde uyanmam, uykumun gecede 100 kere bölünmesine sebep oluyor :/

geçen gün arkadaşlarla toplandığımızda (onlar doğum yapmış arkadaşlar) bu sorunu konuşunca, içlerinden biri hamileyken aynı sıkıntıları yaşadığını ve sonunda hamile yastığı diye birşey aldığını, çook memnun kaldığını, ama artık doğum yaptığı için ihtiyaç duymadığını ve bana verebileceğini söyledi...

henüz karnım çok büyük olmamasına rağmen, bu kadar uyku problemi yaşamam ileriki zamanlar için gözümü korkuttu hemen kabul ettim...

başta hemen kullanacağımı sanmıyordum aslında, bu yüzden yaklaşık bir 10 gündür yastık ortalarda dolanıyor :) yastığın kılıfını yıkadım, takarken "bi deniyim ben şunu" dedim ve...

bu sabah yataktan zorla kaldırıldım :)

gece sadece tuvalet için kalktığımı hatırlıyorum...

yastık müthiş rahat, oturarak çalışmadan kaynaklı son 1 haftadır tüm sıkıntılarıma bel ve kuyruk sokumu ağrısı da eklendi, ama bu gece yastığın bel desteği sayesinde hiiiç hissetmeden uyumuşum...

tek dezavantajı yatakta biraz yer kaplaması :) 

yastığı ilk gördüğümde "ben bunun içinde pişerim" diye düşünmüştüm. biliyorsunuz hamile olunca sıcağı 10 kat fazla hissederiz :) ama öyle bir sıkıntı yaşamadım....

bendeki yastığın markası shuma, modeli comfy...

fiyatı 1 yastık için biraz fazla evet ama rahat bir uykuya paha biçilmez, hele ki doğumdan önce ! :)

bu kadar vermek istemezseniz aslında kendinizde yapabilirsiniz... çok zor görünmüyor...

yastığı şu siteden temin edebilirsiniz....

tatlı uykular :)

7 Ağustos 2013 Çarşamba

23. hafta ONUN ARTIK BİR ADI VAR :)



zaman çok mu hızlı geçiyor ??

23 hafta geçmiş bile ! ve geriye kaldı 17 hafta !

daha yapılacak tonlarca şey var... daha oğlumun tepiklerinin tadını çıkaramadım... daha doğuma hazır değilim :S

ilk hamile olduğumu öğrendiğim gün daha dün gibi :)
geçen hafta doktor kontrolümüz vardı, herşey gayet yolundaymış. 500 gr olmuş oğlum :) kocaman göbeğini ve messi bacaklarını çok sevdik... :)

bayramdan sonra da detaylı ultrasona gireceğiz :) çok heyecanlı, babamız uzun bir aradan sonra ilk kez görünce ne kadar büyüdüğüne inanamadı :)

biz hala rüyada gibiyiz, birbirimize bakıp bakıp gülüyoruz :)

bu hafta beni en çok zorlayan ayakkabılarımı bağlayamamak oldu :/ eğilip kalkmak gerçekten zorlaşmaya başladı...ve aşırı yorgunluk. malesef çok fazla ayakta kalamıyorum... kendimi eylül sonunda işten ayrılmaya programlamıştım ve zaman azaldıkça mutlu oluyordum. bunu söylemek için insan kaynaklarıyla görüştüğümde doğum iznine kadar çalışmamın benim açımdan iyi olacağı söylendi. ben işten temelli ayrılacağım için doğum iznini beklemeye niyetli değildim... bu arada doğum iznime ekimin 2. haftası çıkacağım... konuştukça mantıklı geldi evet ama birden tarih 2,5 aya çıktı :/ şimdi yine sabahları oflaya poflaya kalkıyorum...

23. haftanın bir armağanı olarak ta, ayak şişmesiyle tanıştım, malesef çalıştığım zaman uzun süre sandalyede oturunca ayaklarım birer somun ekmek gibi oluyorlar :( neyse ki yorgunlukla alakalı olduğuna eminim çünkü eve gidip uzanır uzanmaz normale dönüyorum :)

bebito doğduktan sonra bir süre çalışmayı düşünmüyorum... bunun bir sürü sebebi var, ama en önemli sebep onunla beraber öğrenmenin tadını çıkarmak :)

sıkılacaksın, zorlanacaksn, ev hayatına alışık değilsin, çalışmak isteyeceksin vs gibi yorumlara kulaklarımı tıkadım. bunların hiçbirini inkar etmiyorumki zaten. hem kolay olup hem güzel olan ne var ki ? çalışmanın evde çocuk bakmaktan daha kolay olduğunu da biliyorum.ama ben zor ve en güzel olanı istiyorum...

evet çok zorlanacağım, çünkü yakınlarımda bana yardım edecek kimse yok

evet zaman zaman çok sıkılacağım çünkü yaşadığım yerde bi çıkıp hava alayım diyebileceğim bir ortam yok !

evet ev hayatına alışık değilim, ama zaten amacım sonsuza dek evde oturmak değil, ve inanın çalışmaktan o kadar yoruldum ki, geride bıraktığım iş için kahrolacağımı hiç sanmıyorum :)

evet çalışmak isteyeceğim, bu çok normal değil mi ? zaten oğlum bana daha az ihtiyaç duymaya başladığında kös kös evde oturmak hiç bana göre değil !

ama şunu düşünüyorum ;

dünyaya bir bebek getirmek zaten tüm bunları göze almaktı benim için. onun bana en fazla ihtiyaç duyacağı zamanlarda yanında olmak istiyorum. onunla öğrenmek istiyorum, tıpkı annem gibi ona emek vermek istiyorum... ilklerini gözlerimle görmek her anın tadını çıkarmak istiyorum... onun herşeyin ilkini benden öğrenmesini istiyorum, başkasının yetiştirmesini değil

doğumdan sonra işe dönenlere ve ya dönmek zorunda olanlara saygım sonsuz. Bu benim tercihim.

bu arada bebitomuzun ismine karar verdik :) birsürü isim düşünüp vazgeçmiştik, hiçbiri tam olarak içimize sinmiyordu. ben çok yeni moda olmuş isimlerden istemiyordum, erkek olduğu için isminin bir ağırlığı bir karizması olsun istiyordum. biraz da eskimeyen bir isim olsun...

aral, arhan, alp düşündüğümüz isimlerdi

ama en güçlü aday HÜR gibi görünüyordu...

hem ülkenin içinde bulunduğu durumdan, hemde anlamını çok sevdiğimden "hür" bana çok sıcak geliyordu, fakat söylenişi bu kadar zor bir ismi koymakta endişelerim de vardı, neticede oy birliği ve yaşlı gözlerle hür'den vazgeçtik.

bir gün eşimle evde dizi izlerken birden daha önce hiç dile getirmediğim ama oldum olası çok sevdiğim o ismi söyleyiverdim "yiğit"

eşimle birbirimize baktık ve "evet işte bu" dedik... hiçbir tereddüte düşmedik, hem anlamını, hem söylerken verdiği hissi, hemde çevrenin olumlu tepkilerini sevdik....

o günden beri oğlumuz artık YİĞİT :)

onu artık yiğit oğlum diye seviyorum :)

bu arada oğlumuzla ilk bayramımız :) ve biz size hayırlı bayramlar diliyoruz

sinem, erbil ve yiğit :)

1 Ağustos 2013 Perşembe

kışa hazırlık

örgü en sevdiğim faaliyetlerden biridir. hele ki minik minik bebelere örülen herşeyi çok severim... kış geldi mi örecek birşeyler bulurum mutlaka, yeğenime ve bir arkadaşımın bebeğine battaniye, küçük patikler vs... ama hiç kendime örmemiştim...

şimdi bir battaniye de bizimki için başladım :) hem deşarj oluyorum hemde bitince kendimle gurur duyuyorum :) 

aslında daha güzel şeyler yapmak istiyorum ama o kadar usta değilim...

bizim oğlan kışın doğacağı için internetten "belki yapabilirim" düşüncesiyle biraz bere modeli araştırdım :) 

 


bu modele bayıldım ama sanki kız çocuğu olanlara daha uygun



keşke ikisini de örebilecek kadar yetenekli olsam


işte benim favori modellerimden biri
 

 ve bu da


 itiraf ediyorum bunun içindekini daha çok sevdim


 belki bunu yapabilirim basit görünüyor :P

kullanışlı mıdır değil midir bilmem ama ben seviyorum el emeğini :)