18 Mart 2017 Cumartesi

Merhaba

Buraya en son yigit 8 aylikken yazmisim. Aradan tam 30 ay gecmis. Koskoca 30 ay. Mutluluklar, heyecanlar, ilkler, ofke krizleri, aglama nobetleri, sevinc cigliklari ve daha niceleriyle dolu 30 ay. Anneligin cok basindayken yazmayi birakmisim. Cunku muhtemelen o aydan sonrasi o zamana kadar oldugundan daha hareketli daha zor oldu.
Ben yigite hamile kaldigim zaman karar vermistim yazmaya. Amacim yoktu, sadece anilar kalsin istedim. Kimseye bir konuda bilgi aktarmak yada birseyleri ogretmek degildi. Hamileligim boyunca her gelismeyi not aldim. Iyi de yapmisim. Bazen donup okudugumda unuttuklarima sasiriyorum.
25. Haftamda servikal yetmezlik (rahim agzi yetmezligi) ile tanistigimda. Burada yazip icimi dokerken, bu yazdiklarimla birilerine yardimci olabilecegim aklimin ucundan gecmemisti. Bana blog uzerinden kac kisi ulasti inanamazsiniz 😊 ve hepsi de zamaninda dogum yapip yavrularini kucaklarina aldilar.
Ben bilirkisi miyim ? Hayir sadece bu donemi yasamis atlatmis ve ayni durumdaki digerlerinin tum endiselerini birebir yasayan olarak dinlemis bir dinleyiciyim sadece.
Cunku bu donemde insanin bilimsel veriler disinda da birseyler duymaya o kadar ihtiyaci oluyor ki... ve malesef internette kendi durumunuzdaki insanlarin yazdiklarini okuyunca umitsizlik karamsarlik kacinilmaz oluyor.
Birilerine yardimci olup mutlu ve minnet dolu geri donuslerini gormek ruhuma cok cok iyi geldi. Aslinda onlar bilmiyorlar fakat bence ben onlara degil onlar bana yardimci oldular. Cunku burada hic bahsetmedigim. Bu ani defterimde kotu anilara yer vermek istemedigim icin yazmadigim gercekler var.
Dogumdan sonra agir bir lohusa depresyonu gecirdim. Atlatmak zorundaydim cunku yalnizdim. Cok yalnizdim hemde. Atlatamazsam bebegimle ilgilenemezdim, ona bakamazdim, iyi bir anne olamazdim.
15. Gunden sonra aglama krizlerim bittiyse de bugun, yani yigit 3 yasindayken gittigim doktorlarin da onayiyla hala lohusa depresyonunu atlatamadigim sonucuna vardik. Cocuk 3 yasinda ne lohusa depresyonu diye dusunebilirsiniz. Bu baska bir yazinin konusu olsun o zaman uzun uzun konusalim. Simdilik hoscakalin ...

24 Aralık 2016 Cumartesi

8. ay yiğit büyüyor

şurada hafta hafta hamileliği sayarken şimdi 8 aylık kocaman bir adam oldun oğlum !

tam ballı lokma kıvamındasın... anneni ve babanı her hareketinle mest ediyorsun... jet hızıyla emekleyip, zımba gibi ayağa kalkıyorsun. dengeni koruyorsun... muhallebi, meyve ve yoğurda bayılıyor ama sebzeleri ve kahvaltıyı sevmiyorsun.. anne şarkılarına gülerek ve ellerini sallayarak eşlik ediyorsun, alkış yapıyorsun, altta çıkan 2 dişini göstererek gülüşün ömre bedel, artık anneye daha anlamlı sarılıyorsun, babayı görünce sevinçten havalara uçuyorsun, ev dışındakileri arasıra özellikle uykudan uyandığında görünce feryadı basıyorsun, ama çok çabuk unutup gerçek yiğit'e geri dönüyorsun...

bazen sana bakarken aynaya bakıyormuş hissi yaşıyorum... evet herkesin dediği gibi bana çok benziyorsun.. ama kendine has bir karakterin var...

Seni cok seviyoruz bal damlasi ❤

4 Temmuz 2014 Cuma

hoşgeldin 7. ay hoşgeldin 30. hafta hoşgeldin bol şenlikli dönem

ve yiğit 7 aylık oldu

çok güzel oldu, çokta iyi oldu

7. aya girmeden 2 hafta kadar önce alttan bir dişi pırtladı, ve şimdide 2. diş görünüyor...

yiğit bu ay

- tatile gitti ve çok keyifliydi
- ayvalıkta ünlü oldu :) kimse anne babasının adını bilmezken, çarşıda uzaktan görenler "aa yiğit geliyor" dediler
- ilk kez bir hayvanla iletişim kurdu, sanırım önce onu peluş oyuncak sandı, köpeğin kendisinden çok salladığı kuyruğu ilgisini çekti, hiç korkmadı hatta bize doğru koşunca kahkahalar attı. e birazda tüylerini yoldu...
- ilk dişini çıkardı sorunsuz
- ek besin savaşları başladı, yemiyor da yemiyor :(
-son birkaç gündür artık tamamen emekliyor
- dün ilk kez beşiğin kenarına tutunarak dizlerinin üzerinde kalktı.
-yoğurdu ve meyveyi çok sevdi, sebze ve kahvaltıyı ağzına sürmedi
- gelişim sürecinin en atak dönemine yani 30 haftaya girdi
-ilk kez çimlerle temas ettiğinde hiç hoşlanmadı 2. seferde ağladı
-beatles'ın " let it be" şarkısında her koşulda sakinleşti :)

ve ben artık eski ben değilim

eski düzenli başak burcu sinem gitti, sabah 7 de uyanıp son gaz mutfağa koşup yiğit'e (yemese de) bıkmadan usanmadan kahvaltı hazırlayan sonra uyku saati gelene kadar onun için çeşitli şaklabanlıklar yapan ve uyuyunca enerjisi tükendiği için kendini dinlenmek için yatağa atan, daha kalkamadan yiğit uyanınca aynı tempoyla sabah kahvaltıyla aynı anda hazırladığı sebze püresini yedirmeye çalışan bu süreçte üst baş mutfak rezile dönen sonra yiğit'le oyunlar sonra 2. uyku sonra uyurken ses olmasın diye hiçbir iş yapamama. sadece yiğit'in çamaşırlarını toplama, yıkama faslı, sonra yiğit'in uyanması yoğurt yedirme meyve yedirme vs. akşam için yemek hazırlamak isteyip hiç bişey hazırlayamama, akşam baba gelince yiğit'i ona verip yemek hazırlama, sonra yiğit'i uyutma, yemeği yeme, masayı toplama, tam oturayım derken çamaşırları hatırlama, onları asma, 'oh bitti sonunda' deyip oturduğum anda yiğit'in odasından bir ağlama sesi :D

yazarken bile yeterince yorucu, bu rutin içinde ev toparlama, kendine zaman ayırma yok, görüldüğü gibi. bu sebepten ev evlikten, ben benlikten çıkmış durumdayız :D canı saolsun.

tüm bunlara bu hafta atak da eklenince ve yiğit bağırmanın dayanılmaz hafifliğini keşfedince ben de kafa gitti :D devreler yandı... şuan yazacak vakit bulmama şaşıyor yazıyı bir an önce bitirmek için saçmalıyor olabilirim kusuruma bakmayın :(

bütün yorgunluğa ve ataklara rağmen onunla öğrenmek, onun büyümesine birebir şahit olmak paha biçilemez

çok seviyorum. öyle böyle değil....

18 Haziran 2014 Çarşamba

6. ay ve 6. hastalık

yiğit yarı yaşında !

zaman ne hızlı geçiyor daha hamile olduğumu öğreneli ne oldu ki ?

tam 1 yıl önce bu günlerde tatile hazırlanıyorduk. aynen şimdi olduğu gibi. ve yiğit'imizin erkek olduğunu çoktan öğrenmiştik :)

bu ay yiğit

- gel gel yapıyor
- şarkı dinlemeye bayılıyor
- emekliyooor
- damakları fena kaşınıyor
- anneyle yanyana yatınca hemen dönüp ağzını açarak meme pozisyonunu alıyor.
- daha çok anlıyor, gülüyor
- dedede dadada ları bıraktı artık baba diyor... bknz bababa değil. 2 hece baba :D ve anne buna hiç alınmıyor :P

bunun dışında

- 6 ayın bonusu bize 6. hastalık oldu.. daha önce duymayanlar için. hastalığın adı 6. hastalık... yani yiğit 6. kez hasta olmadı :)
 ilk ciddi çocuk hastalığımız da hayatımızdan geçti.. bilmeyenler için hastalığın belirtilerini ve nasıl geliştiğini anlatayım..

geçen cmts (hani şu depremin olduğu gün ) arkadaşlarımızla buluşmak için evden çıktık. yiğit o gün hiç olmadığı kadar huysuzlanmaya başladı, başka şeylere bağladık, ağlayan çocuklardan etkilendi vs gibi. ama sonra o huysuzluk ciddi boyutta gözlerinden yaşlar gele gele ağlamaya kadar vardı... bu sefer uykusunda iyice geldiği için sebebini uykusuzluk sandım. yiğit'i uyuttum. uyandığında da bu sefer fazlaca durgundu :( o günün akşamı babamız bursa'dan geldi dışarıda buluştuk yemek yedik ve geç bir saatte eve döndük... belkide ilk kez bu kadar uzun saatler dışarıda kalmıştı yiğit... eve döndüğümüzde yiğit bana biraz sıcak geldi, tabi baba önce her zamanki gibi paranoya yaptığımı sandı.. sonra ölçtüğümde ateşinin 38.2 olduğunu gördüm... hemen soyduk, bir süre sonra düşmeyince ılık duşa soktuk, duştan sonra ölçtüğümde düşmesi gereken ateş 38.4 olmuştu. daha fazla zaman kaybetmeden evden çıkıp acilde soluğu aldık. acildeki doktor iyice muayene etti hiçbir bulgu göremeyince kan ve idrar tahlili istedi... işin en sıkıntılı tarafı kan aldırmak evet, ama benim de içim rahat edecekti.. kan ve idrar sonuçları da çok şükür ki temiz çıktı... ama ateşi hala devam ediyordu...

doktora "diş olabilir mi" diye sorduğumda diş hafif bir ateş yapar ama bu kadar değil dedi. herhangi bir sorun göremediğini eve gidip fitil vermemizi söyledi...

gece saat 2 olmuştu ve yapacak başka bir şey yoktu, ayrıca zaten hastalık yorgunu olan yiğit uykusuzluktan da iyice bitkin düşmüştü, eve gelip fitil verdik ateş bir süre sonra 37.7 ye düştü. yiğit nihayet uykuya daldı biz de sabaha karşı uyumuşuz. ertesi sabah ağlayarak uyandı meme verdim almadı, kaldırdım ve aynı anda kustu.. kusunca çok korktum... ateşini ölçtüğümde yine 38 üzerindeydi bu sefer yiğit'in kendi doktoruna mesaj attım tüm belirtileri yazdım.

o gün pazardı ve hemen ertesi gün hastaneye gelmemiz gerektiğini görmeden bir şey diyemeyeceğini söyledi.. ertesi sabah saat 11 e randevu verdi bu arada çıkarsa fitil verebileceğimizi söyledi.. yiğit'in pazar günü de ateşi bir inip bir çıkarak pzts oldu. sabah evde yalnızdım annem yolda eşim ise işteydi. gelip saat 11 de bizi doktora götürecekti. bu arada sürekli ateş ölçüyorum, bir ara yiğit bana baya sıcak geldi ve ateşi ölçtüğümde 39 olduğunu gördüm. aynı anda jet hızıyla yiğit'i alı duşa soğuk suyun altına soktum.. çok korkmuştum. yapayalnızdım... duştan sonra ateşi biraz düştü ve uykuya daldı o esnada annem ve eşim geldiler.. yiğit'i alıp doktorumuza gittik. doktorumuz muayene ettikten sonra bunun 6. hastalık olabileceğini bu hastalığın ateş konusunda anneleri eğittiğini ve döküntülerin ateş düştükten sonra başladığını son aşamanın da döküntüler olduğunu söyledi.. hiçbir ilaç iğne vs yok..

"bugün pzts, ve muhtemelen çarşamba günü döküntüler başlar, o yüzden çarşamba akşam kontrole gelin bir bakalım" dedi..

o gün eve döndüğümüzde yarım ölçek calpol verdik ve yiğit'in ateşi bir daha çıkmadı...

çarşamba günü, tam da doktorumuzun dediği gibi, sabah altını açtığımda karnında isilik gibi kırmızı benekler gördüm. akşama doğru sırtına yayıldılar. kontrole gittiğimizde doktorumuz, "evet bu 6. hastalık" dedi...

artık geçtiğini, döküntülerin hastalığı atlattığı anlamına geldiğini söyledi...

ertesi gün yiğit yüzü de dahil olmak üzere kıpkırmızıydı ama hemen o akşam döküntüler soldu ve tamamen kayboldu :)

doktorumuz da bizden, ancak döküntülerden sonra anlaşılabilen bu hastalığı günü gününe bildiği için tam notu aldı :)

yiğit hayat boyu bağışıklık kazandı, hastalığın kendisine kazandırdığı huysuzluk son birkaç gündür daha iyi..

çok şükür atlattı.

bu ayın önemli olaylarından biri de ek gıda maceramızın artık başlamış olması...

çocuklar hasta olmasın, onlar hep gülsün...


30 Nisan 2014 Çarşamba

5 aylık bir yiğit

nasıl 5 ay oldu inanın anlamadım... çok çabuk geçiyor zaman. evet o klişe doğru, zaman su gibi geçiyor ve siz bebeğinizin bir haline doymadan bir sonraki hali geliveriyor... bir de hızlı level atlıolar ki anlatamam...

yiğit büyüdükçe onunla öğrenmeye devam ediyoruz... şimdiye kadar ki aylık kontrollerinde boy ve kilosu hep olması gerektiği gibiydi... henüz ek gıda maceramız başlamadı. her anne kadar beni de geren bir olay ek gıda..

annelik gerçekten ciddi bir soğukkanlılık gerektiriyor. asla hataya yer yok... yanlış yaptığınız bir şeyden dolayı bebeğinizin huzursuz olması 1 hafta vicdan azabına eşdeğer... 

dışarıda biraz fazla kalsak yiğit için vicdan azabı çekmeye başlıyorum... "kaç saatir dışarıdayız, şimdş evde olmalıydık ve yiğit özgürce oyun halısında dönüyor olmalıydı" gibi... bunun sonu yok... halbuki o dışarıda çok mutlu...

bu ay yiğit

- ay başında babasından bulaşan soğuk algınlığı yüzünden burun tıkanıklığı ve hafif geniz akıntısı şikayetiyle acemi anne baba olarak soluğu acilde aldık..neyse ki ateş olmadığı için, doğal okyanus suyu ile burun temizliği dışında bir ilaca gerek duyulmadı, böylelikle ilk hastalığımız da jet hızıyla hayatımızdan geçti...

- 2,5 aylıktan beri dönebilen yiğit bu ay artık tamtur yüzüstü dönüp, hedefe kitlenmeye ve ayaklarıyla kendini itmeye başladı, el ayak koordinasyonunu da tamamladı mı emekleme olayını çözmüş olacak...

- çenesi açıldı, akşama kadar hiç susmadan konuşmaya çabaladı, ve sonunda artık "de de de da da da" demeye başladı...

- aşırı hareketli ve kuvvetli olduğu dünkü kontrolde doktor tarafından da onaylandı..

- damakları sertleşti

- ilk kez isilik ve pişik oldu.. malum havalar ısındı..

- yine bol bol güldü, kahkahalar attı, erkeklerin suratı kadınlara oranla daha komik geldi, şarkılar söyledi ve söylenen şarkıları can kulağıyla dinledi.

- annesinin yüzünü burnunu ağzını tutarak sabahları uykudan uyandırdı..

ve

- son 3-4 gündür uykusundan iç çeke çeke ağlayarak uyandı ilk kez :( 

doktorumuz bu ay farkındalığın arttığını ve uykuların daha çok bölünüp daha fazla ağlayabileceğini söyledi... ama yine de çok üzgün hissettim ve hala öyle hissediyorum.

sen hiç üzülmesen, hiç kırılmasan oğlum...

kimse canını yakmasa, hiç ağlamasan istiyorum..

biliyorum mümkün değil ! senin, sen olman için onlarda gerekli. ama bilmiyorum annenin yüreği nasıl dayanacak kırılmana...

seni çok seviyoruz... baban da ben de...

4 Nisan 2014 Cuma

ve 4. ay

yiğit 

iyi ki hayatımızdasın oğlum ! ve bizi hiç bırakma...

bu ay diğer aylardan daha çok seviyorum yiğit'i ve sanırım önümüzdeki ay da bu aydan daha çok seveceğim...

o gün geçtikçe adeta bir pamuk şeker, bir lokum oluyor... gülücükleri çevre sakinlerini baştan çıkarıyor. her gören ona hayran, bir daha bir daha görmek istiyor... 

hep dedim ya hamileyken tek dileğim sağlıklı ve mutlu bir çocuk olmasıydı. çok şükür hem sağlıklı hem de çok mutlu bir bebek yiğit...

yiğit bu ay

-tam tur dönmeyi öğrendi, artık koltuk uykularına son !
-ellerini ağzına sokup uzun uzun söyleniyor, ne anlattığını hiçbirimiz henüz bilmiyoruz :)
-eğilip onunla konuşmak istediğimde yanaklarımdan tutup beni dikkatle dinliyor
-gözgöze geldiğimiz anda çapkın çapkın gülüyor
-tiz ve yüksek seslerden hoşlanmıyor, 1 kez babanesine 1 kez teyzesine bu şekilde konuştukları için ağladı :)
-dedesine bayılıyor, henüz kimse yiğit'e o kadar kahkaha attıramadı...
-sakinliği ve huzuru seviyor, eve birileri geldiğinde çok zor uyuyor...
-artık oyuncaklarını daha bilinçli kavrıyor.
-uyurken yanımda yattığında onun bana bakan ve gülen ifadesiyle gözlerimi açıyorum...
-tam bir yay burcu, özgürlüğünü kısıtlayacak hiç bir şeyi istemiyor
-dışarıda olmak onu çok mutlu ediyor
-hala uykudan mutlu uyanıyor, dırdır yaparak bizi de uyandırıyor :)
-her geçen gün bir önceki günden daha eğlenceli oluyor...

bunun dışında

- yattığı gibi emziği ağzına alıp gözlerini kapayan yiğit son birkaç gündür uykusu çok olsa da uyumamak ve emziği almamak için direniyor, ama biz bunun geçici bir süreç olduğunu biliyor ve soğukkanlılığımızı korumaya çalışıyoruz... zaman zaman sinirlenmiyor muyum ? tabi ki sinirleniyorum ama öyle güzel birşey ki çok uzun sürmüyor, 

bu ay beni endişelendiren durumlardan biri bezinde kan görmem oldu, ilk seferde panik yapmayarak bekledim ama 2. kez gördüğümde hemen doktoru aradım...

boşuna korkmuşum :) bu gördüğüm kan değil ürat kristalleriymiş, ve erkek bebeklerde genelde olurmuş, sonra yeğenimde de olduğunu hatırladım...

yine 2 ay aradan sonra tamda 4. aya girdiğimiz gün aşılarımızı olduk... sabaha karşı ateşimiz 38.1 oldu fakat keyfi gayet yerinde olduğundan üstünü soymak dışında herhangi bir müdahalede bulunmadım. akşama doğru düşmüştü...

bu ay daha az kilo alıp daha çok boyu uzadı ve annesini babasını biraz daha çok sevmeye başladı...

nice ayların yılların olsun benim zeytin gözlü oğlum !

6 Mart 2014 Perşembe

yiğit 3 aylık oldu

hayatımızda hiç bilmediğimiz , hiç duymadığımız kavramları öğreniyoruz...

baba kişisi bile şundan 4 ay önce bir bebeğin su içmeden sadece sütle 6 ay idare edebileceğini bilmezken, şimdi gündem konumuz büyüme atağı...

ara ara uslu yavrunuz içine şeytan kaçmış gibi huysuz ve midesine kurt düşmüş gibi aç davranıyorsa paniğe kapılmayın ! belkide büyüme atağı geçiriyordur...

yiğit 3 aylık oldu

onu her kokladığımda cenneti kokladığımı iddia ediyorum... cennet nasıl kokar bilmiyorum ama bundan daha güzel bir koku hayal edemiyorum.

bazen arsız ağlaması dediğim o suratını buruşturup sadece ses çıkarabilmek için var gücünü kullandığı halini gülerek izlediğim için deli olduğumu düşünenler olabilir. olsun !

yaklaşık 1 aydır yeşil yaptığı kakasının sebebini daha doktora sormadan kendi kendime çözdüm... anne oldum ben, tamam yani oldum :)
meğer o içtiğim süt çayı kaka rengini etkiliyormuş.

humana ve hipp marka süt çaylarını içip bariz bir fark görmeyince, üstelik humanaın bünyeme bonusu birde mide ağrısı olunca hepsini bırakmıştım...

yiğit'in babası :) markette naturpy diye bir markanın süt çayını görüp denemem için almış ve bir de bunu deneyelim diye içmeye başladım... sonuç gerçekten şaşırtıcıydı.. evet bariz bir şekilde sütü arttırıyor. üstelik içinde yüzen otlar %100 doğal olduğunu ispat ediyor.. gel gör ki yiğit'in kakasını yeşil yapıyor...

doktorumuz herhangi bir sorun olmadığını sadece anne sütüyle beslenen bebeklerde yeşil kaka olabileceğini ve bu tarz bitki çaylarınında kakayı yeşil yapabileceğini söyleyince içimiz rahatladı...

bunu ;olur da yeşil kaka görürseniz hemen panik yapmayın diye anlattım...

onun dışında bu ay yiğit;

- kucağımdayken elimde telefonla oyalanamıyorum... uzanıp almaya çalışıyor
- koltuk altlarından ve o dayanılmaz butlarından acayip gıdıklanıyor... ilk kahkahasını bu şekilde attı...
- emzik tutmada sorun yaşamadığı halde, son zamanlarda uyku ve arabanın dışında emziği reddediyor...
- banyo yapmayı hala delicesine seviyor, çıkarınca bozuluyor...
- babası eve geldiğinde onu ilk gördüğü andaki bakışları hepimizi eritiyor.
- ev içinde gözü hep üzerimde, nereye gitsem beni takip ediyor
- memeyle değişik oyunlar peşinde, bi emiyor bi bırakıp uzun uzun yüzüme bakıyor...
- her gün bir önceki günden daha büyümüş ve öğrenmiş uyanıyor...
- sabah 6 da emdikten sonra yanımızda yatmazsa uyumuyor... (bunu nasıl anlıyor hala meraktayım)
- gündüz çoğu zaman sallamadan yanına uzanınca ve emziği verince gözlerini kapayıp yüzünü bana doğru çevirip ve iyice yaklaştırıp uyuyor...
- uykusunu aldığında çok mutlu ve gülerek uyanıyor...

ve biz onu her gün bir önceki günden daha çok seviyoruz...